29 Mart 2009 Basın Özeti
İngiliz pazar gazetelerinin ortak konusu yaklaşan G20 zirvesi ve küresel ekonomik krizle mücadele konusundaki tartışmalar...
Bu zirvede, ABD ve İngiltere yönetimlerinin özellikle Avrupa’nın önde gelen ülkelerine krizle mücadele yönünde ekonomiyi canlandırma teklifini yine gündeme getirmesi bekleniyor.
Sunday Telegraph, zirveye ev sahipliği yapacak olan İngiltere’nin Başbakanı Gordon Brown’un dünya liderlerine yapacağı 1.4 trilyon sterlinlik mali teşvik önerisinin basına sızdırılmasının zirveyi sabotaj girişimi olabileceğini yazıyor.
Alman haber dergisi Der Spiegel söz konusu planı geçtiğimiz perşembe günü yayınlamıştı.
Gazete, bu konudaki bilginin dergiye, İngiltere’deki zirveyi sabotaj etmek için Alman hükümeti tarafından sızdırılmış olabileceğini yazıyor.
Gazete, İngiliz başbakanlık sözcüsünün de Alman dergisine sızdırılan paketin eski bir paket olduğunu, söz konusu rakamın da IMF tarafından yapılan bir hesaba dayandığını ileri sürdüğünü belirtiyor.
İngiliz yetkiliye göre bunun ötesinde bir harcama talebi yok.
Ancak gazete bu sözlerin de, Almanya ve Fransa’nın muhalefeti ardından Brown’un harcama planlarını küçültmek zorunda kaldığı şeklinde yorumlandığını aktarıyor.
Sunday Times da, söz konusu harcama planının basına sızması ardından, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “kimse bana ne kadar para harcayacağımı söyleyemez” dediğini aktarıyor.
Gazeteye göre İspanyol yetkililer de şu anda harcamalarda keskin bir yükseliş planlamadıklarını söylüyor.
Gazete, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin de şu anda kapitalizmde radikal reformun daha öncelikli bir konu olduğunu söylediğini bildiriyor.
Gazeteye göre, İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un geniş kapsamlı bir uluslararası diplomasi turu ardından ev sahipliği yapacağı zirve şimdiden çıkmaza girmiş gibi görünüyor.
Observer, Brown’un zirve öncesinde yaptığı diplomasi turunun Brezilya ayağındaki tartışmaları ele alıyor.
Brown’un gezisi sırasında Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva, krizin “mavi gözlü beyazlar” tarafından yaratıldığını söylemiş ve faturanın dünyanın fakir kesimlerine çıkarılmamasını istemişti.
Gazeteye göre, Lula’nın bu sözleri küresel krizle mücadele konusunda Batı ile gelişmekte olan dünyanın önde gelen ekonomileri arasındaki görüş farklılığının giderek büyümekte olduğunu gösteriyor.
Sunday Times’ın başyazısında İngiltere’de yapılacak olan zirvenin üzerinde 1933’ün hayaletinin gezindiği ileri sürülüyor.
Yazıya göre, o zamanlar da şimdiki gibi dünya ekonomisi dev bir finansal şok yaşamış ardından küresel ticaret keskin bir düşüşe girmişti.
Gazete, 1933’de Londra’da düzenlenen ve 66 ülkenin katıldığı Parasal ve Ekonomik Konferans’ta Avrupa ile ABD arasında bölünmeler olduğunu ve zamanın ABD Başkanı Roosevelt’in zirveye katılmaya bile tenezzül etmediğini belirtiyor.
Gazete, “konferans başarısızlıkla sonuçlandı ve uluslararası işbirliğine yönelik bir sonraki girişim ancak ekonomik bunalımın savaşın önünü açması ardından mümkün oldu” diyor.
Sunday Telegraph’ın makaleler sayfasında yer alan, Ambrose Evans-Pritchard imzalı yazıda ise “dünyayı yıkımdan ancak bir birleşik cephe kurtarabilir” deniyor.
Yazara göre sınai, üretim Büyük Bunalım’dan da hızlı şekilde çöküşte ve G20 zirvesinde küresel ayrılıklar giderilemezse bunu hızla sosyal ve siyasi yıkım izleyecektir.
Yazara göre en büyük risk, Avrupa’nın izlediği çizginin Amerikan yönetici kesiminin tepkisine yol açmanın ve bunun da ABD’nin açık ticarete sırtını dönmesine neden olması…
Observer’ın ekonomi konularında uzman yazarlarından Will Hutton, zirve hakkında olumlu beklentilere sahip.
Hutton, bazı kesimlerin zirvenin nafile olduğu görüşünde olduklarını ancak zirveden önemli sonuçlar çıkabileceğini ileri sürüyor.
Gazetenin iç siyaset uzmanı yazarlarından Andrew Rawnsley ise gelişmelerin Başbakan Brown’un “küresel bir devden ziyade ortadaki domuzcuk” olduğunu gösterdiği kanısında.
Yazar, “kendi Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı’na söz geçiremeyen Brown’un dünyanın gerisine akıl öğretecek hali pek yok” diyor.