Zorlu Center : “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı”
Son yılların en büyük arazi satışı olan Zincirlikuyu'daki karayolları arsasının Zorlu Holding'e satışıyla birlikte tartışmaları başlattı
Zorlu Center’a satılan ve özelleştirme İdaresi’nden 800 milyon dolar karşılığında alınan Karayolları arazisi bir kaç aydır hem hukukun hem kentin hem de vatandaşın gündeminde artık baş köşede.
Sokaktaki vatandaşın bir kısmı, olan biteni çok iyi takip ediyor ve hissediyor…
Bir kısmı da “Bu ne biçim iş, adam vermiş parayı, almış… istediğini yapamayacak mı ?” diyor.
Tartışma sokakta tüm hızıyla devam ederken Türkiye’nin en hassas kurumlarından biri olan Mimarlar Odası, birkaç duyarlı gazeteci ve bir kaç duyarlı vatandaş Istanbul için direniyor.
Aslında Kenti yaşanacak bir kent yapmak için seçilen Belediyeler ve Kanunlar var “duyarlılara niye iş düşüyor” denilebilir…
Tabii masumane bir düşünceyle…
Evet şimdi “Adam vermiş parayı almış istediğini yapar” a dönelim…
Haa bu arada Ahmet Nazmi Zorlu Bey en zenginler listesinde yer alıyormuş…
Kaçıncı sırada olduğunu bilmiyorum ama…
Tabi en zengin listesinde kaçıncı sıradaysa, sanırım en çok vergi verenlerin listesinde de aynı sıradadır…
Dolayısıyla…. Doğru istediği yapar…
Ama nasıl…
Bir kere, zamanında isteyen istediğini yapacak mantığıyla zaten yapılan yapılmış…
Ondan sonra da Dünya’nın en güzel yerlerinden biri olup Mitoloji’ye bile ilham vermiş “Bosphorus” şimdi Mitoloji-Sitoloji falan bırakmayan hale gelmiş.
Her yer yağma, her yer beton…
Ne kuş sesi kalmış.. ne balığa çıkacak kayıkhane…
İşte birileri bu güzelim kentin yağmalanmasına dur diyelim demiş ve iş işten geçmeden Bosphorus’u korumak için…
Boğaziçi yasasını çıkartmış….
Yasa önce Boğaziçi’nin etkilenme alanlarını belirlemiş…
Böylece hem Boğaziçini önden gören cepheler hem de tam ters yönlü cepheler için “Silüet” alanlarını tanımlanmış…
Ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun koruduğu Boğaziçi Alanının;
Boğaziçi kıyı ve sahil şeridinden, öngörünüm bölgesinden, geri görünüm ve etkilenme bölgesinden oluştuğu bu tanımlarla sabitlenmiş.
Bu kanunun da 10.maddesi açıkça Boğaziçi etkilenme alanında İmar yapılacak yerin yoğunluğunun arazinin azami % 15’ini geçmemek şartıyla (H=12.50m irtifa) 4 kat vermiş.
Dolayısıyla bu bölgede arsanız varsa yapmak isteyeceğiniz imar hakkınızda bina yüksekliği 12.50 metreyi, inşaat yoğunluğuda tüm arazininin % 15 ‘ini geçmemesine şart koşulmuş.
Ahmet Nazmi Zorlu Beyde buraya “Center” yapmayı düşünerek Özelleştirme İdaresinden 800 Milyon Dolar ödeyerek bu arsayı almış…
Tabii alırken ne aldığını da bilerek almış …
Bu da;
800 Milyon Dolara karşı 217 bin metrekare inşaat yapabilme hakkı..
Şimdi oluşan davalara göre bu hak Nazmi Bey’in elinden alınmak falan istenmiyor…
Sadece 4 katın üzerine çıkılmadan 217 bin metrekare inşaat yapılsın deniliyor…
Ahmet Bey’de iddialara göre 600 bin metrekarenin üzerinde bir yapılaşma planı içindeymiş.
4 tane Akmerkez veya 3 tane İstinye Park gibi !
Hem de İstanbul’un ulaşım için çok önemli bir noktası olan Zincirlikuyu-Levazım Mahallesi girişinde…
10 Binlerce insanı oraya getirirken sorun sadece trafik mi olacak ?
Tabii ki değil….
Kanalizasyondan, elektrik, su ve tüm kentsel alt-yapı riskleri de diğerleri…
Şimdi gelinen nokta gerçekten çok ilginç..
Hem de sadece istanbul için değil tüm Türkiye için çok ilginç…
Kenti korumaya çalışan Mimarlar odası hem İmar kanunu, hem de o arazinin bulunduğu noktanın İstanbul için taşıdığı “Klimatik” önem ile bu plana dava açmış…
Mimarlar odası açtığı dava ile önce yürütmeyi durdurma kararını sağlamış.
Sonra Danıştay, Ahmet Nazmi Zorlu Bey’in imar planını iptal etmiş…
Ama Danıştay’ın plan iptalinden sonra muhatap Zorlu Grubu olmasına rağmen Özelleştirme İdaresi gitmiş, Danıştay dava idareleri üst kuruluna itiraz etmiş ve plan iptalini bozdurmuş… Yanılmıyorsam Danıştay Savcısı karara şerh koyarak kabul etmemiş…
Mimarlar Odası o bozma kararına itiraz etmiş …
Dava şu anda devam ediyormuş…
Tabii bir de işin bir başka tuhaf tarafı var…bahsi olan bu arazi zamanında özel mülkiyetten istimlak yapılarak alınmış…
Yanılmıyorsam özel mülkiyetten çıkan kamulaştırılmış bir yeri tekrar özel mülkiyete satarsanız burada bir sıkıntı olabilir…
Netice de arsanın eski sahipleri “sen buraya yol yapmak için benden istimlak ettin….
Şimdi benim yerimi devasa bir paraya satıyorsun…”
Derlerse nasıl bir hukuk oluşacaktır orası da ilginç !
Bize gelen bilgiler bunlar….
Bu arada araziyi satın alan Zorlu Holding, ruhsatı almadan inşaata başlamış, hatta inşaat 4 kata kadar ulaşmış hem de iki adım ötesindeki ilgili Belediyenin her sabah önünde temizlik yapmasına rağmen !
Bu bilgileri de Emlak Komisyonculuğu yapmayan bir kaç düzgün Gazete’den okuyoruz…
Şimdi ne olacak?
Parayı veren kente istediğini yapacak mı..
Bakıp göreceğiz…
Doğma büyüme bir İstanbul’lu olarak İstanbul’un bu haline üzülenlerden biriyim…
Ne yapalım İstanbulumuz elden gidiyor…
Tabii elden giderken evimdeki Ahmet Zorlu Bey’in şirketlerine ait ne kadar satın aldığım eşya varsa onları elden gitmekte olan Istanbul’umla takas etmeyi de düşünmüyor değilim….
Hemde Orhan Veli Kanık’ın Cumhuriyet Döneminde bolca dinlenen o güzel dizeleriyle….
Hürser Tekinoktay
İşte Cem Karaca’nın İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı yorumu ve o güzel dizeler . . .
Not; Bu arada Mimarlar Odasının bu projele ilgili olumsuz görüşlerini içeren rapor NationalTurk ‘de yayınlanmış ilgilenenler için;
http://www.nationalturk.com/tr/zorlu-center-insaati-2380213
istanbul’u dinleyen yolsuzluklara, yoksulluğa, güzlliği fade edenlere Karşı duyarsız olmamalıdır.Sevdiğim Siiri Tekrar sayende dinledim.Teşekkürler.
istanbul’u dinleyen yolsuzluklara,yoksulluğa,güzlliği yok edenlere karşı duyarsız olmamalıdır.Sevdiğim şiiri tekrar sayende dinledim.Teşekkürler.