Futbola “Bailout” (Mali Yardım) yakında…
Giriş
Gelecek hafta Turkcell Super Lig kaldığı yerden devam edecek. Bu dönemde verilen arayı iyi kullanabilmek amacıyla bu hafta da yine birkaç önemli konu üzerinde durmaya çalışacağız. Aslında bu tür aralar bazı genel ve sağlıklı değerlendirmeler yapabilmek için de çok iyi geliyor. Ama en uzun arayı da bizim verdiğimizi iletmek istiyorum. Bu kadar uzun aranın faydaları ve sakıncaları tartışılabilir. Özellikle belirli bir performansı yakalamış, tam açılmış takımlar için bu “motoru kapatmak” ile eş anlamlı. Öbür yandan sakatları, eksiği ve form yetersizliği olan takımlar için de bir derlenme, toparlanma ve yaraları sarma dönemi oluyor bu ara…
Bu haftaki yazımızda, bir yandan futbola da sıçrayan ekonomik durgunluğun üzerinde durmaya çalışırken, diğer taraftan bu ay itibariyle FourFourTwo dergisinin yaptığı 2009’un En Zengin Futbol adamları ve bunların varlık gelişimlerini değerlendirmeye çalışacağız. Aynı zamanda bir futbol ligine yabancı sermayeyi çekebilmek için neler yapmamız gerekiyor? Bu konuda karşımıza en güçlü örnek olarak çıkan Premier Lig’de işler nasıl yürüyor? Ne kadar yabancı sermaye yatırımı olmuş? Bunların üzerinde durmaya çalışacağız.
Ekonomik Kriz Futbolu da Vurmaya Başladı
Ekonomik kriz tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Ekonomik konjonktürdeki olumsuzluklardan futbol kulüplerinin etkilenmemesi mümkün görünmüyor. Nitekim başta Premiership olmak üzere Avrupa’nın üst düzey liglerinde mücadele eden futbol kulüplerinden finansal anlamda kötü haberler geliyor ve ne yazık ki gelmeye devam edecek gibi de görünüyor…Bu konuda daha öndeki haftalarda olası gelişmeleri de göz önünde bulundurarak bazı analizler yapmıştık. Futbol da diğer tüm sektörler gibi, krizden payına düşeni alıyor. Özellikle kulüpler 2008’in son çeyreğine ilişkin açıkladıkları mali tablolarında önemli zararlara uğradıklarını anons ettiler. Bu konuya önümüzdeki haftalarda bu sütunlarda yer vermeye çalışacağız…
Küresel kriz sadece 2009 yılının en zengin futbol kulübü sahiplerinin servetlerini eritmedi, aynı zamanda futbol milyoneri futbolcuların servetlerinde de önemli kayıplar yaşanmaya başlandı.
2009 Yılı Futbol Zenginleri
FourFourTwo dergisinin yaptığı listeye göre futbol kulübü sahibi olan dolar milyarderlerinin başında, 15 milyar Sterlinlik servetiyle Manchester City kulübünün sahibi, aynı zamanda Galatasaray’ın Seyrantepe’deki yeni stat projesine de ortak olan Şeyh Mansur Bin Zayed El Nayan geliyor. Şeyh Mansur El Zayed’i ise dünyanın en büyük çelik üreticilerinden ve Türkiye’de Erdemir’in de hissedarlarından olan Hintli Lakshmi Mittal izliyor. İlk üç sırada yer alan son milyarder ise 10 milyar Sterlin tutarındaki servetiyle Chelsea’nın patronu Roman Abramovich…
FourFourTwo’un yapmış olduğu 2009’un futbol zenginleri listesi kulüp sahibi bazında aşağıdaki tabloda görülüyor.
2009 Yılı Futbol Zenginleri Listesi
FourFourTwo’un yapmış olduğu listeye giren tüm iş adamları ve futbolcuların servetleri toplamı 61 milyar Sterlin’e ulaşıyor. İlk 30’da yer alanların (yukarıdakilerin) toplam servetleri ise 57.4 Milyar Sterlin.
Kriz Servetleri Eritti
Yukarıdaki tabloda yer alan dolar milyarderi kulüp sahibi iş adamlarının servetlerinde, ekonomik kriz nedeniyle önemli sayılabilecek kayıpların oluştuğunu gözlemliyoruz. Bu listede yer alanlardan Chelsea’nin sahibi Roman Abramovich’in servetindeki erimenin değeri 3 milyar sterline ulaşmış bulunuyor.
2003 yılında Chelsea’yi yaklaşık 150 milyon sterline satın alan ve bugüne kadar kulübe 578 milyon sterline para transfer eden Abramovich, Chelsea’ye harcadığı para karşılığı sadece 2 kez Premierhip şampiyonluğu, 1 kez Federasyon kupası kazandı. Takımı Cehelsea bir kez de 2008 yılında Şampiyonlar Ligi’nde final oynadı, ancak Kupa’yı Manchester United’a penaltı atışları sonunda kaptırdı.
Kulübüne bu kadar para aktarmasına karşın Abramovich hala Chelsea’nin gelir gider dengesini sağlayıp, kulübünü kara geçiremedi. Şu anda Premier Lig’in en borçlu kulübü konumundaki Chelsea’nin toplam borçları 736 milyon Sterlin’e ulaşmış durumda.
Bir yanda Kriz, Diğer Yandan İngiliz Futbolu’na Para Yağıyor…
İngiliz futbolu Deloitte’un raporlarına göre yıllık yaklaşık 3.5 milyar dolar civarında bir gelir yaratıyor. Avrupa futbol pastasının yüzde yirmisine karşılık gelen bu tutar, diğer liglerle kıyasladığımızda gerçekten olağanüstü bir rakam olarak karşımıza çıkıyor. Bu denli büyük para yaratan bu lig’de tüm profesyonel kulüpler şirket şeklinde örgütlenmek zorunda oldukları için, bu şirketlerin hisseleri de alınıp satılabilmekte; kulüpler Londra borsasına kote olabilmektedirler. Gerek bu durum, gerekse Premier Lig maçlarının özellikle hafta sonları 172 ülkede canlı yayınlanıyor olması ve yaklaşık 470 milyon insanın bu ligi ilgiyle izlemesi, Premier Lig kulüplerinin yabancı yatırımcı için önemli bir cazibe merkezi olmasına neden oluyor.
Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Premier Lig’deki yabancı yatırım tutarı 2.159 milyon Sterlin’e ulaşmış durumda. Bu tutar, kulüp yatırımı için gelen sermaye olmakla birlikte, Roman Abramovich- Chelsea örneğinde olduğu gibi bir de kulüp sahiplerinin, faaliyetlerin finansmanına yönelik olarak kulüplere işletme sermayesi olarak koydukları tutarları da dikkate aldığımızda bu tutar 4 milyar Sterlin’e ulaşıyor. Bu nedenledir ki, İngiliz kulüplerinin toplam borçları 5.750 milyon dolara ulaşıyor. Şu anda İngiliz futbol kulüplerinde borç/gelir rasyosu %157 civarındadır. Bu rasyo bize, İngiliz futbol kulüplerinin ürettiklerinden daha fazla tükettiklerini; yani gelirlerinin çok üstünde bir borçlanmaya gittiklerini gösteriyor.
İngiliz Futbolu’nda Yabancı Sermaye (Milyon Sterlin)
Yabancı sermaye İngiliz futboluna önemli bir fon sağlıyorsa da, genel olarak Premiership ekiplerinin yüksek borçluluk oranları başta Football Association (FA) olmak üzere, UEFA ve diğer ligler tarafından da haksız rekabete konu olması nedeniyle ciddi bir şekilde eleştiriliyor…
Turkcell Super Lig’e Yabancı Gelir mi?
Peki biz Turkcell Super Lig olarak ne kadar yabancı sermayeyi Türk futbol endüstrisine çekebiliriz? Ya da yabancı sermaye Türk Futboluna para yatırır mı?
Aslında bu konu ayrı bir inceleme konusu…bunu ilerleyen haftalarda değerlendirmeye çalışlacağız. Ancak kısaca şunu belirtmeliyiz ki, gelişmiş ülkelerin futbol liglerinde mevcut yapılarından dolayı ortakların işlerindeki bozulmaların da etkisiyle büyük iktisadi ve mali sıkıntılar yaşanmakta. Bu ülkelerde kulüp sahibi çoğu firma, bugün hükümetin mali yardım paketinden destek almaya çalışıyor. Biz bu koşullar altında henüz bu krizin yakıcılığını çok yaşamadık. Bu nedenle kulüplerimiz her ne kadar finansal sıkıntı içinde olsalar da, bu sıkıntı asla bir Premier Lig, bir Serie-A, bir Bundesliga’da yaşanılan sıkıntı kadar olamaz. Bunu bir avantaj olarak görebiliriz ve yabancı sermayeyi Türk futboluna çekebiliriz. Ama bunun için bazı yönetsel, yasal ve ticari yapılanma gerekiyor. Bugünkü dernek örgütlenmesi zaten bu tür fonların ülkemize gelmesine olanak tanımıyor. Benim iddiam o dur ki, futbol otoritesi öncülüğünde gerçekleştirilecek yeni bir yapılanma ve örgütlenme Türk futbol kulüplerine olan ilgiyi artırabilir. Bunun için neler yapılması gerektiğini iki haftadır yazıyoruz. Bu nedenle bunları burada tekrarlamayacağız. Ama futbol otoritesinin önünde böylesine tarihi bir fırsat duruyor. Daralan piyasalarda radikal önlemler almak ve bunları hayata geçirmek öncelikli görevlerin başında geliyor.
İngiliz Futbolu’na Yeni Abramovich, Şeyh Mansur El Nayan…
Nitekim Manchester City’nin sahibi Şeyh Mansur El Nahyan’ın hafta içinde Milan’ın Brezilyalı oyuncusu Kaka’ya önerdiği 110 milyon Euroluk transfer teklifi de bu iddiaları bir yerde doğrular nitelikte…İş sadece Kaka’nın transferiyle bitmiyor. Manchester City aynı zamanda Manchester United’ın 2008 yılında Avrupa’nın en iyi oyuncusu unvanını almış bulunan genç yıldızı Portekizli Ronaldo’yu da alabilmek için 170 milyon Euro transfer bütçesi ayırması gerçekten Premier Lig’de finansal dengeleri sarsacakmış gibi görünüyor. İngiltere’ye giren her türlü paranın sıkı takibini yapan İngiliz Maliyesi, konu futbol oldu mu konuya sessiz kalmakla yetiniyor. Manchester City’nin Abu Dhabi grubun sahibi tarafından satın alınmasıyla bir yanda tüm gözler Manchester City’e çevrildi. Her ne kadar ezeli rakipleri Manchester United’ın sportif ve mali anlamda çok gerisinde kalmalarına karşın, bu hamleler tekrar Manchester United ile başa baş rekabet edebildiği günlere ulaşabilmenin de özlem ve arzusunu içeriyor. 47.500 kapasiteli stadında %90 doluluk oranı ile 42.856 seyirciye oynayan Man.City, son beş yılda toplam cirosunu 28 milyon Sterlin’den 61,8 milyon Sterlin’e çıkarttı. Toplam cirosunda sağladığı bu %121’lik artışa karşın hala Premier Lig’de istenilenden çok uzakta bir performans sergileyen ve şu anki haliyle düşmemek için mücadele eden Man.City, Şeyh’in kulübe ayırdığı 1 milyar dolara yakın transfer bütçesiyle ilk bomba transferini yaparak, Real Madrid’te oynayan Brezilyalı Robinho’yu 42 milyon Euro’ya kendi renklerine bağladı. İkinci ve belki de ondan daha fazlası olabilecek bir Abramovich vakasıyla daha Premier Lig’de karşı karşıyayız. Yıllık faaliyet giderleri sürekli artan ve son beş yılda 169 milyon Sterlin harcama yapan Manchester City bu dönemde faaliyet karı yaratamadığı için son beş yılda toplam 23,4 milyon Sterlin zarar etmek durumunda kaldı. Ancak şimdi Şeyh’in kulübe para transferiyle, Man.City Premier Lig’de yukarıları zorlayabilecek…
İngiliz Futbol Kulüpleri Borç Batağında
İngiliz futbol kulüplerinin toplam borçlanmalarının 5,750 milyon dolara ulaşması UEFA’yı ve diğer ligleri de alarm vaziyetine geçirdi. Özellikle Premier Lig PLC.’nin Genel Müdürü başta olmak üzere, Arsenal, Liverpool ve diğer bazı PL ekiplerinin teknik adam ve yöneticileri, PL’de bazı kulüplerin hızla haksız rekabete doğru gittiklerini ve kendilerine rekabet üstünlüğü sağladıklarından şikayetçiler…Konuya Bundesliga’nın güçlü ekiplerinden Bayern Munich de dahil oldu.
Geçen haftalarda UEFA başkanı Michel Platini de bazı İngiliz kulüplerinin Şampiyonlar Ligi’ni sürekli domine ettiklerini; ancak bu başarının arka planında bu kulüplerin sürdürülemez bir borç yapısına sahip olduklarını ve bunun da yarışmacı futbolda dengeleri bozduğunu ifade etti. Yine Plati’nin danışmanlarından Profesör Cannon da, bu kulüplerin gelirlerini iyi harcamadıklarını, ekonomik kriz ortamında kaynakların iyi kullanılmaması durumunda, bir süre sonra bu kulüplerin “sıfırı tüketeceklerini” ve bunun da futbolu olumsuz etkileyeceğini ifade etti. Zira Avrupa’da çoğu kulüpte Merchandising gelirleri, lokal reklam ve medya gelirleri, sponsorluk gelirleri düşme trendinde. Şu anda futbolda hiçbir kulübün ve oyuncunun, düşen gelirler ve ekonomik kriz nedeniyle güvende olmadığını ifade eden Cannon, bir süre sonra kulüplere para desteği sağlanmak zorunda kalınabileceğini dile getirdi. Çoğu sponsor firmanın finansal sıkıntıya girmesi, Premier Lig’de sponsorluk gelirlerinde önemli düşüşlere yol açtı. Artık eskisi gibi muazzam para desteği sağlayan sponsorlar çok fazla kalmadı…
İngiltere’de Bazı Kulüpler, Patronları Yüzünden Zor Durumda Kalabilirler
Bazı İngiliz kulüp patronlarının finansal dengelerinin ekonomik kriz nedeniyle mali durumlarının bozulması, önümüzdeki günlerde Premier Lig ekiplerinde bazı el değiştirmeleri de beraberinde getirebilecek gibi görünüyor. Bu aynı zamanda bazı kulüplerin çok daha fazla zorlanacaklarını ve hatta iflasa kadar sürüklenebileceklerinin de bir ön işareti olarak yorumlanabilir. Özellikle yüksek borç baskısı altında kalan bazı kulüplerin sürdürülemez bir finansal yapıya doğru sürüklenmeleri, onları önümüzdeki günlerde çok önemli sıkıntılara sevk edebilecek gibi görünüyor. Bu kulüplerin başında da New Castle United geliyor. NCU’nun 48 yaşındaki patronu ve İngiltere’nin spor malzeme üreticisi devlerinden Mike Ashley’in sahip olduğu şirketin yaklaşık 200 milyon Sterlin tutarındaki bir varlığını başta Madoff olmak üzere bazı hedge fonlara kaptırması ve buna bağlı olarak Londra borsasına kotasyonlu şirketinin hisselerinin büyük bir düşüşe sahne olması Ashley’i çok sıkıntıya sokmuş durumda.
Yine ekonomik krizin etkisinden kurtulamayan ve finansal dengesi bozulan kulüplerden Porsmouth ve West Ham da son derece sıkıntılı bir durumla karşı karşıyalar. Özellikle Portsmouth’un sahibi Alexsandre Gaydamak kulüplerine alıcı arıyor. 2006 yılında aldığı Portsmouth’a bugüne kadar ilave 32 milyon sterlin daha ödeyen Gaydamak, Portsmouth’da beklediği performansı mali ve sportif anlamda yakalayamadı. Halen 23 puanla PL’de 14. sırada yer alan kulüp düşmemeye oynuyor.
Yine 2006 yılında 92 milyon Sterlin’e West Ham’ı alan İzlandalı Eggert Magnussan da, İzlanda’nın toptan iflas etmesiyle bugünlerde son derece zor durumda ve şu anda kulübü devir edecek başka bir yatırımcı arayışı içinde…
Roman Abramovich Chelsea’yi Satıyor mu?
2003 yılında 150 milyon Sterlin’e Chelsea’yi aldığında yaklaşık 11,7 milyar Sterlin serveti olduğu tahmin edilen Roman Abramovich, Chelsea ile İngiltere ve Avrupa’da tüm kupaları havaya kaldırabilmek için hiçbir fedekarlıktan kaçınmayacağını ifade etmişti. Nitekim 2003 yılında kolları sıvayan Abramovich geçen beş yıllık süre içinde kulübe kendi servetinden yaklaşık 578 milyon sterlin para aktardı. En kaliteli hocaları, en popüler oyuncuları transfer etti. Ama geçen süre içinde Abramovich’in ekibi sadece 2 PL şampiyonluğu ve bir Federasyon Kupası kazandı. Sadece bir kez de Şampiyonlar Ligi finali oynadı. Bütün bunların ötesinde harcadığı para ile İngiltere medyasının her zaman en popüler kişileri arasında yer alan Abramovich, Chelsea ile düşündüğü finansal başarıya da ulaşamadı. Deloitte’un yaptığı en zengin 20 sıralamasında sahip olduğu 190,5 milyon Sterlin gelir ile 4. sırada yer alan mavili ekip, PL’deki en büyük rakipleri Manchester United’ın da çok gerisinde kaldılar. Manchester United 236,2 milyon Sterlin gelir ile ilk sırada yer alırken, yıllık giderler bakımından da Chelsea’den daha iyi bir performans gösterdi.
Elde ettiği toplam gelirler bakımından son beş yılda Manchester United’ın 190 milyon Sterlin gerisinde kalan Chelsea, aynı dönemde rakibine göre 250 milyon Sterlin daha fazla harcama yapmış durumda.
Yine bu dönemde toplam zararı 372 milyon Sterlin’e ulaşan Chelsea, sahip olduğu borç bakımından da Manchester United’dan ciddi fark yemiş vaziyette…Toplam 736 milyon Sterlin borcu bulunan Chelsea aslında tam anlamıyla borç batağına girmiş durumda. Şu anki borçlarını döndürmekte zorlanan kulüp, ekonomik kriz yüzünden 4 milyar Sterlin’e yakın para kaybeden ve serveti eriyen Abramovich’ten daha fazla ek kaynak alamayacakmış gibi görünüyor. Chelsea’nin bugünkü iktisadi ve mali yapısı ile sahip olduğu sportif performans, Abramavich’e parasını geri alabilme olanağı tanımıyor. Bu nedenle Abramovich’in uygun bir alıcı bulması durumunda kulübü satması an meselesi…
Chelsea şu anda PL’de 45 puanla Man.United ve Liverpool’un arkasında üçüncü sırada yer alıyor.
Futbola Bailout (Mali Yardım) Olur mu?
Liverpool’un sahipleri Tom Hicks ve George Gilett ekonomik kriz nedeniyle yaklaşık 350 milyon Sterlin tutarında bir mali yardım aldılar. Aslında 2007 yılında yaklaşık 508 Sterlin’e satın aldıkları Liverpool’un toplam borcu bugün 674 milyon Sterine ulaşmış durumda ve borç her geçen gün daha da artmakta…En zengin 20 Kulüp sıralamasında 133,9 Milyon Sterlin ile 8. sırada yer alan Liverpool finansal anlamda ortaklarının finansal durumlarının giderek bozulması nedeniyle sıkıntılı günler geçiriyor..ve bugünkü performans ile Liverpool’un bu borcun altından kalması çok da mümkün görünmüyor.
Geçtiğimiz Ekim’de, FA Yönetim Kurulu Başkanı Lord Triesman PL ekiplerinde borçlanmanın giderek arttığını ve 5.5 milyar dolara ulaşan bu borcun kulüpler için somut bir tehlike oluşturduğunu; hiçbir zenginin ya da iş adamının bu dağ gibi borçlarla mücadele edemeyeceğini ve bu yapının sürdürülebilir bir yapı olmaktan bir an önce kurtulması gerektiğini ifade etmişti.
Ancak gelinen son durum gösteriyor ki, PL ekipleri gerçekten global krizden en fazla etkilenen kulüpler ve bu kulüplerin kendi çabalarıyla bu “dağ gibi borçlar”ın altından kalkmaları da çok olası görünmüyor. İngiltere her ne kadar kürsel sermayenin aktığı ülkelerden birisi de olsa, son zamanlarda yaşanılan finansal ve ekonomik olumsuzluklar İngiliz kulüplerine yatırım yapan şirketleri ve grupları çok büyük etkilemiş durumda. Bu nedenle bu yatırımlarından belki de çoğu zarar ederek, çıkmak durumunda kalacaklar.. Ancak, bugünkü ortamda bu kulüplere kim mi para yatıracak? Bu sorunun yanıtı da Manchester City vakasında yatıyor.
Önümüzdeki günlerde İngiliz Futbol Federasyonu’ndan “bailout” talebinde bulunabilecek kulüpler olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. Böyle bir talep gelirse bu, hiç kimseyi şaşırtmasın…
Tuğrul AKŞAR
Ocak 2009