Fidel Castro: ‘Giriş’
Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro, Londra’daki 20’ler Grubu (G-20) toplantısında dünyadaki 180 ülkeden fazlasının temsil edilmeyeceğine dikkat çekti.
CubaDebate’nin internet versiyonunda yayınlanan “Giriş” başlıklı yazısında, Fidel Castro, “çünkü orada yalnızca dünyanın en büyük 20 ekonomisi toplanacak” diye vurguluyor.
“Esasen büyüme haklarının lehine ve mali krize karşı mücadele veren gelişmiş ülkeler ve bunların da batılı olanları arasında her seferinde derin çelişkiler ortaya çıkar.”
Prensa Latina metnin tamamını yayınlıyor.
FİDEL’İN DÜŞÜNCELERİ
Futbol ve beyzbol şampiyonluk karşılaşmaları dünyanın her köşesinde stadları dolduruyor ve yığınları coşturuyor. Ben dahil hepimiz bu alanda uzman olduğumuzu varsayıyor ve birbirimizle tutkuyla tartışıyoruz.
Oysa, söz konusu ekonomi olduğunda, dünyaya dair kesin olayların cereyan ettiği bu alanla ilgilenenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bir-iki gün içinde Londra’da başlayacak olan G-20 toplantısı üzerine bizim basındaki bilgilendirmeleri aradım, hiçbir şey bulamadım.
Pazartesi günkü akşam haberleri, İngiliz yetkililerce alınan şaşırtıcı güvenlik önlemleri üzerinde durdu. Obama’nın yanında, koruma konusunda uzmanlaşmış, gizli serviste görevli 200 adam getirdiğini öğrendik. Bize Obama’yı taşıyan çok gelişmiş dört motorlu Boing uçağı hakkında bazı şeyler de anlatıldı. Seksen iki kanallı televizyonu, yüzlerce hattı olan telefonu ve her zaman havalanmaya hazır durumda oluşuna, nükleer mermileri fırlatmaya izin vermeye kodlanmış ekipmanına dair gelişmelerden haberdar olduk. Obama’yı toplantı salonuna taşımak üzere özellikle tasarlanmış helikopterden ve kurşun geçirmeyen zırha sahip otomobilinden bahsedildi. Bunlar askeriyenin hizmetindeki teknoloji ve bilimdeki son gelişmelerdi.
Zirvenin ne ifade ettiğiyle ilgili bir tek kelime yok. Burada söz konusu olan basınımızı eleştirmek değil, en basitinden uluslararası ekonomik meseleler karşısındaki hareket tarzımızdır. Geriye kalan ülkelerde de aynen böyle olmaktadır. Ve bununla birlikte, büyük güçteki ekonomilerin bu zirvesinde benimsenecek anlaşmaların, yakın vadede, çalışarak geçinen milyarlarca küçük insanın kaderi üzerinde yan etkileri olacaktır.
İşçi Partisi’nden Avusturalya Başbakanı Kevin Rudd, BBC’ye G-20 ülkelerinin Londra’daki zirvede hiçbir ekonomik canlandırma planı kabul etmeyeceğini beyan etti. Geçen seferki zirvenin 1.5 trilyon avroyu onayladığına işaret ettikten sonra, şimdi IMF’nin yardıma muhtaç ekonomilere ek destek verme kararını alacağını tahmin ettiğini söyledi.
İngiliz hükümeti, güya G-20 liderlerinin yaydığı ve Alman Der Spiegel dergisinde yayınlanan bir taslak bildirinin içeriğine dair haberleri yalanladı. Gordon Brown’un sözcülerinden birine göre, söz konusu olan zirve bileşenleri arasında dolaşan bir belgeydi. İngiliz bankası, İngiliz ekonomisinin daha fazla borçlanacak durumda olmadığını bildirdi.
Başka bir habere göre, The Financial Times tarafından geçen Pazar yayınlanan taslak bildiriye inanılacak olursa, G-20’nin yöneticieri finans sektörüne verilen desteğin, kamu harcamalarını artırmanın ve IMF’nin ek para vermesinin dünya ekonomisini 2010’a kadar durgunluktan çıkartacağını umuyorlar.
«Bu kriz bir daha tekrarlamasın diye gerekenleri yapmaya hazırız.»
Rusya Başkanı Dimitri Medvedev, şiddetle ihracata yönelmiş ülkesinin hali hazırdaki para krizinden dolayı kıvrandığını açıkladı. Ona göre, G-20 liderleri zirveyi bir uzlaşmaya vardırmak zorundalar. «Çünkü halkımızın ve ülkemizin geleceği bizim anlaşmamıza ve dünya para sisteminin yapılanmasında köklü değişiklikler yapmaya olan kararlığımıza bağlıdır».
Dünyanın en büyük yirmi ekonomisinin hükümet ve devlet şefleri, uluslararası ticarete değin tartışmaları tamamlamaya ve himayecilikle mücadeleye dair söz verdikleri bir taslak bildiri hazırladılar.
Resmi kaynakların Financial Times’a verdikleri bilgiye göre, bildiri metni zirve öncesinde değişmemeli. Taslak «küresel bir kriz küresel çözümler gerektirir» diyor. G-20 liderleri bu kriz bir daha tekrarlamasın diye gerekeni yapmaya hazır olduklarına karar kıldılar ve «dünya ölçeğinde güçlü işletmeler ve sağlam kontrollerle donatılmış, piyasa ilkeleri üzerine inşa edilen şeffaf bir ekonomi» yerleştirmenin arayışındalar.
Foreign Office’in şefine göre, Londra ve Vaşington somut harcamaların sözünü vermemeleri için G-20 liderleri üstünde baskı uygulamıyorlar. Ve böylece, daha güçlü bir diriltme isteğinde olan İngiltere ve ABD gibi ülkeler ile ihtiyatlılığı salık veren Fransa ve Almanya gibi ülkeler arasında varolan tüm önemli ayrılıklar ortadan kalkıyor.
Başkan Obama, 30 Mart günü aynı yayın organına kendi cephesinden açıklamalarda bulundu. Yirmiler grubunu bütünleşmeye çağırıyordu. Küresel ekonominin iyiliği için, «güçlü bir birlik mesajını öne çıkarmak» zorunda olduklarını dünya liderleri iyi biliyorlar şeklinde güven verdi. ABD ve Avrupa kıtası ülkeleri arasındaki önemli anlaşmazlıkları giderdi. «Küresel ekonomiyi atılıma geçiren araç olarak harcamaları artırmayı kabul etmeyerek ABD’ye sırt çevirdiler, bu nedenle şimdilik daha fazla ekonomik canlandırma teklifinde bulunmak zordur» sözleriyle, özellikle çok önemli mali canlandırmalara karşı olan Almanya ve Fransa gibi ülkelerle olan anlaşmazlıklar.
«Tüm ülkelerde, ekonomiyi ilerletici gerekli önlemler ile daha fazla harcamaktan çekinen vergi mükellefleri ve çok masraflı olan kimi başka şeyler arasında gerilim meydana geldi …
«Eğer seçmenler yaptığımız herşeyin tek yönlü bir yolda ilerlemek olduğunu görürlerse, felaketten sakınmak için kurumlar içine daha fazla para koymak ve onları ikna etmeye çalışmak epey zorlaşacaktır.»
Londra’daki zirveye 180 ülkeden fazlası katılmayacak, çünkü yalnızca dünyanın en büyük 20 ekonomisi toplanacak. Esasen büyüme haklarının lehine ve mali krize karşı mücadele veren gelişmiş ülkeler ve bunların da batılı olanları arasında her seferinde derin çelişkiler ortaya çıkar.
Bir özet elbette bir analiz değildir. Sadece yurttaşlarıma Londra’da toplanacak G-20 tartışmalarının özetini aktarmaya can atıyorum. Ama sürekli çok uzun ve sıkıcı olmasından korkarak…
Fidel Castro Ruz