Gökhan Zan Olayı, ses kayıtları ve Erkan Baş
Gökhan Zan'ın ses kayıtları Erkan Baş, TİP, Meral Akşener, CHP, Özgür Özel, Lütfü Savaş vs siyaset aldı başını gidiyor. Ama Hatay'da geçmişte olanlar ve gelecekte olanlar hiç kimsenin umurunda değil.
Memlekette ilginç bir siyaset ve Gökhan Zan olayı yaşanıyor.
Gökhan Zan’ı iyi tanırım. Hatay depreminde olanlar esnasında onu ve onun haykırışlarını gururla izledim. İki günlüğüne oraya gidip iki kare ekran görüntüsü verip Hatay’dan dönmedi.
İliklerine kadar ilk günden son güne kadar doğup büyüdüğü Hatay’daki faciayı yaşadı. Oradaki çarpıklıkları ve sıkıntıları bütün vatana, millete duyurdu.
Şimdi gelelim, Gökhan’ın ses kayıtlarına ve öncesine
Gökhan Zan’ın Hatay’daki varlığı ve icraatı siyaset sahnesi için alışılmadık bir şeydi.
İlk kez vatandaşıyla, kendi halkıyla bu kadar iç içe olan bu kadar samimi olan bir kimlik ortaya çıktı.
Nerede çıktı?
Yeniden inşa edilecek yeni bir rant, yeni bir demografik yapı ve yeni bir kültür oluşacak Hatay’da çıktı.
Dahası Atatürk’ün benim şahsi meselem dediği Hatay’da çıktı.
Kentte depremin yaraları hala sarılmamıştı.
Depremde aileleri betonların altında kalan Hataylıların tüm tepkilere karşın Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeniden aday gösterdiği Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a ve ‘’Hatay garip, mahzun kaldı’ diyen Cumhurbaşkanı’na tepkisi vardı.
Kentte “Dağın öte tarafı” diye tabir edilen, daha çok Sünni nüfusun yaşadığı ilçelerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP);
Alevilerin yaşadığı ilçelerde ise CHP ya da diğer sol partiler daha güçlüydü.
İşte tam böyle bir dönemde ülkenin en büyük hadisesi sayılan Hatay’da olanlar oldu…
Gökhan Zan’ın ses kayıtları
Gökhan Zan’ın ses kayıtları nedeniyle yanılmıyorsam 18 Mart Çanakkale’nin kurtuluş gününden 1 gün önce TİP’ten yapılan açıklamayla “Hatay İttifakı’nın ortak aday olarak önerdiği Gökhan Zan’ın partimizin asla tasvip etmeyeceği ilişkilere girdiğine dair çeşitli iddialar tarafımıza ulaşmıştır” denilerek Gökhan’ın adaylığı düşürülmek istendi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), Hatay’da Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gökhan Zan’ın adaylığını geri çektiği açıklamada, “Hatay İttifakı’nın ortak aday olarak önerdiği Gökhan Zan’ın partimizin asla tasvip etmeyeceği ilişkilere girdiğine dair çeşitli iddialar tarafımıza ulaşmıştır” denildi.
Açıklamada ayrıca Gökhan Zan’ın söz konusu iddiaların kendisine yönelik bir kumpas olduğunu ve hukuki süreç başlatacağını partiye ilettiği de belirtildi.
TİP’in açıklamasında ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Ancak TİP’in en ufak bir şaibenin varlığına bile göz yummayacağımızı ve kumpas ve şantaj gibi yolları alışkanlık haline getirmiş olan düzen siyasetine olan kapanmaz mesafemizi hatırlatıyor, Gökhan Zan’ın adaylığını geri çektiğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.”
Eee madem “şantaj ve kumpas gibi yolları alışkanlık haline getirilen siyasi düzen” diyerek CHP’nin kendi başkanını (Deniz Baykal) değiştirirken kamera kayıtlı kumpasını işaret ediyorsunuz.
O zaman neden Gökhan’ın bir dizi pusuya ve tuzağa düşürülebileceğini varsaymıyorsunuz?
Burada çok basit bir şekilde kendiniz ile çelişmiyor musunuz?
Karar partinin sosyal medya hesabından kamuoyuna duyurulmasının arkasından Gökhan Zan “Adayım ve çekilmiyorum” dedi.
TİP’in bu açıklaması aslında TİP’e, Hatay halkına ve hitap ettikleri idealist gençlere karşı inanılmaz bir hayal kırıklığıydı.
İşin ilginçliğine bakar mısınız;
Gökhan Zan’ın, adaylıktan çekilmesi hukuken ve siyaseten mümkün değildi.
Çünkü TİP ve Erkan Baş sahadaki oyuncularını resmen esame listesine yazmıştı.
YSK için kesin listelerinin teslim edilmesi kırmızı çizgidir. Oy pusulaları kesin listelere göre basılır. O nedenle Gökhan Zan’ın resmen adaylığının düşmesi zaten mümkün olmayacaktı.
Düşünün maça çıkacak oyuncunun ismini resmen hakeme veriyorsunuz…
Sonra da oyuncu sahaya çıkınca biz sahaya çıkmıyoruz, maçı da kaybedelim hiç umurumuzda değil biz depremde konuştuklarımızdan sonra seçim sloganlarımızdaki gibi “Değişmek Şart” dedik VE DEĞİŞTİK diyorsunuz.
Gelelim TİP Genel Başkanı ve Gökhan Zan’ın ses kayıtları meselesine;
Beni tanıyanlar tanır, siyaseti sevmem, kolumdaki CHE dövmesinin karşılığı CHE GUEVARA siyasi bir olgu değil evrensel bir karşılığı olmasındandır.
Yeri gelirse daha geniş bir zamanda CHE‘nin evrensel bir olgu ve ideallerin nelerin üstünde olduğunu ve olması gerektiğini isteyen herkes ile tartışabilirim.
Bugüne kadar hiçbir siyasi parti sempatizanı olmadım bundan sonra da olmam.
Siyasi alanda nutuk atan herkesin olduğundan daha fazla özgürlüklere saygı gösteren ve Türk halkının Dünyanın en güçlü kodlara sahip olan bir ulusu temsil ettine sonuna kadar inanan birisiyim.
Bunu burada belirtmenin faydası şu; Bu yazıyı beni hiç tanımayanların okuyacağını tahmin ederek ilave etme gereği duydum.
Özgür Özel: “TİP adayı Hatay’da seçim kaybettirme potansiyeline sahip
Aslına bakarsanız CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “TİP adayı Hatay’da seçim kaybettirme potansiyeline sahip” sözlerinden sonra Türkiye İşçi Partisi (TİP), Gökhan Zan’ın adaylıktan geri çekildiğini duyurdu.
Ayrıca Özgür Özel’le görüştüğü öğrenilen Erkan Baş ne hikmetse Hataylıların Hatay’ı teslim etmek istedikleri Gökhan Zan ile hiç görüşmemiş, hatta Gökhan’ın Sözcü TV’de dediklerine göre telefonlarına bile çıkmamış.
Erkan Baş’ın yaptığı sahaya çıkacak oyuncusu ile küsüp biz maça da çıkmıyoruz demekten başka bir şey değildi?
Peki bu kime yarayacaktı?
Tabi ki sahaya çıkan rakiplere yarayacaktı. . .
E o zaman neden Gökhan’a koşar adım gittiniz?
Formayı ona verdiniz maç başlarken de çıkar dediniz…
Nasıl olacak?
Bakın ben tüm gazetecileri ve konuyla ilgili herkesi dinledim…
Ses kayıtlarını da dinledim…
O ses kayıtlarının ne şekilde hangi sorular sorulduğunda hangi cevapların ne amaçla verildiğini bile bilmeden hüküm vermek kolay değil…
Çünkü eminim ki konular arasında kopukluk var…
Benim duyduğum konuşmalarda bunun orijinal bir akışta olmadığı çok net belli, örneğin;
Ben sorduğum bir soruya verilen cevabı başka bir yere kopyala yapıştır yaparsam veya bir bölümünü kesersem, buna açıkça içeriğin aslının bozulmasından ötürü MONTAJ denir…
Zaten olayın en başından beri mutlak bir kurgu ve plan içinde Gökhan’ın ses içeriklerinin depolandığı belli. Gökhan Zan’ın şikayetine konu olan şantaj soruşturması kapsamında dün gece tutuklandığını öğrendiğimiz Turgay Kocakaya ‘nın orada ne işi var….
Bu soruyu Turgay Kocakaya’ya bir tek gazeteci Enver Aysever YouTube kanalında sordu.
Coğrafya Öğretmeni olduğunu ve ücretsiz izne çıkıp Gökhan’ın yanına geldiğini söyleyen Turgay Kocakaya’nın cevabı Enver Aysever’i de beni de tatmin etmedi.
Ama ne hikmet ise Erkan Baş’ı tatmin etmiş…
Sen asıl işin olan öğretmenliği bırak, ücretsiz izin al, paranı bırak, sonra da gizli gizli kayıt yapıp ses depola, soğuk kanlı bir üslupla Gökhan’ı dinle sonra durma çalış de…
Hem öğretmen, hem de kanuna aykırı şekilde ses depolayan biri…
“Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir”
Gelelim Gökhan Zan’ın ses kayıtlarında “Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir” gibi ifadelerine…
Herhangi bir konuşma diliminde herkesin konunun içeriğine göre verebileceği bir cevap olabilir…
O cevabı alıp başka bir yerle birleştirdiğiniz zaman başka bir anlam çıkabilir…
Veya size samimi yaklaşan biriyle espri ve hicivli bir sohbette yapabilirsiniz. Veya bir haksızlığa uğrarsanız kızıp benim de geleceğimi düşünmek hakkım mealinden bir çıkış yapabilirsiniz…
Veya seçim için bir sürü cebinden para verip harcarsanız, bu nereye kadar, benim engelli kardeşimin benim çoluk çocuğumun rızkı diyebilirsiniz.
Bunu böyle uzatıp gidebiliriz.
Mesela Erkan Baş seçim çalışmaları için kendi cebinden mi para vererek bunca zaman siyaset arenasında…
Erkan Baş ve Kırmızı Bayraklı NATO
Mesela şimdi aldığı milletvekili maaşı ile mi geçiniyor, yoksa başka bir işi var mı?
E bunları yapamıyorsa Gökhan Zan’ın ve Zan’ların verdiği para ile siyaset yapmıyor mu?
CHP, AKP vs vs tüm partiler bir yere aday olmak için önce partiye bağış yapıp (hem de milyonlarca liralar ile) sonra aday listesine girmiyorlar mı?
Mesela yıllar önce Erkan Baş”ın hep arkasından salladığı Yankee’lerin sermayesi ve sembolü olan Tommy Hilfiger marka giydiği ve o zamanın parasıyla 1.500 TL olduğu iddia edilen kazak sonrasında ”Sosyalist Erkan Baş”ın üstünde kapitalist kazak” tartışmaları gündeme geldiği kırmızı kazağı milletvekili maaşıyla mı aldı?
Mesela Erkan Baş’ın katıldığı bir podcast yayını olmasaydı da direkt olarak bir TV olsaydı;
Erkan baş kendi deyimiyle emperyalizm karşıtı solcuların karşısına Amerikan milliyetçi motiflerle(ABD bayrağı) dizayn edilmiş logosu olan Tommy Hilfiger’in kırmızı kazağıyla katılabilir miydi?
Erkan Baş, “O kazağa bin 500 lira vermedim. Uzun zaman önce aldığım bir kazak. Fiyatı 7-8 kat artmış. AKP iktidara geldiğinde o kazak kaç paraydı, şimdi kaç para oldu.
Bu sorgulansa ve buradan Türkiye ekonomisinin ne kadar kötü durumda olduğu görülse, daha iyi olur. Siyaset maalesef magazine ediliyor. Şükürler olsun ki bizim tartışılacak tek konumuz kazağımız.” ifadelerini kullanacak kadar da prensipliydi 🙂
Yankee demişken Erkan Baş’ın bir diğer prensip hususu aklıma geldi…
30 Mart 2023 tarihinde TBMM’deki, NATO’nun Finlandiya’yı da içine alarak genişlemesine dair oylamasında her yerde “NATO’ya karşıyız” demesine rağmen oylamaya hayır oyu vermemek için ortadan kaybolmasını da hiç unutmadık.
Şimdi vatandaştan aldıığı vekalete istinaden maaş alan vekile sormak lazım…
TRT dahil her yerde NATO’ya karşı olduğunu beyan ettin, peki neden 30 Mart’ta Meclisteki dört üyenizle birlikte “Hayır” oyu vermediniz?
Sizin siyasetiniz ve etik anlayışınız ikili oyun üzerine mi?
TBMM’deki bu oturuma Türkiye İşçi Partisi’nden kimsenin katılmaması ile ilgili eleştirilere “oylama olacağından haberimiz yoktu” diye yanıt verdiğini de unutmak mümkün değil…
Yeri gelmişken TİP lideri Erkan Baş ve arkadaşlarına uzun zamandır çevremde paylaştıklarımı söylemek isterim…
Arkanıza aldığınız idealist gençlere ve ülkeye yazık ediyorsunuz…
Neyse şimdilik size Gökhan Zan ile ilgili bir anımı paylaşarak sözlerimi bitirmek istiyorum…
Çanakkale Gökhan Zan ile geçilmedi
2002 Yılının Eylül ayındaydık, Türkiye büyük bir ekonomik kriz içindeydi.
Takımda aylardır süren maaş / maç başı problemleri yaşanıyordu…
Böyle günlerden birinde takımın başkanı değil, sahibi olan Niyazi Önen futbolcularla hak ettikleri maaşları hususunda gerginlik yaşıyorlardı.
Böyle bir hafta ilk kez Niyazi Önen benden rica ederek, izniniz olursa takımla toplantı yapmak istiyorum demişti.
Toplantı anında Gökhan ve 1-2 tane futbolcuya kızdı ve bana Gökhan’ı oynatmamamı rica etti.
Toplantı bitti 21 Eylül günü maçtan bir gece önce son küçük idmanımızı yapmak için takım ile Barbaros tesislerine gittik.
Gökhan’ın gardı düşmüştü, çok morali bozuktu, fark ettim.. Isınmada yanıma çağırdım, merak etme sahaya çıkacaksın, oradaki kararı ben veririm ve sana sonsuz güveniyorum, bu takımın en iyilerindensin mealinde 1-2 laf ettim…
22 Eylül 2002 tarihinde 18 Mart Stadında İzmirspor‘a karşı Gökhan Zan ilk 11’de başladı.
İşin ilginci oynaması da değildi 🙂
Maç 0-0 giderken maçın 83. dakikasında 1-0 öne geçtik, ama hemen 1 dakika sonra meşhur bahis çetesinin olduğu döneme denk geldiği için aleyhimize son derece şaibeli bir penaltı verildi.
İşin kötüsü penaltıyı yapan Niyazi Bey’in oynatılmasını istemediği Gökhan Zan idi.
Maç 1-1 oldu…
Daha sonra takımın kazanma arzusu ve kararlılığı neticesinde kalan az sürede bariz bir faul ile penaltı kazandık.
Bizim 3 tane penaltıcımız vardı. Birincisi Gökhan Zan ikincisi de Hasan Kabze idi.
Penaltıyı Hasan Kabze aldı ve sevinçle ben atayım diye bana baktı.
Hasan bakarken Gökhan da baktı …. İkisiyle de göz göze geldik, Ben elimle ve ısrar ile Gökhan’a sen atacaksın dedim….
Gökhan topun başına geldi…
Ve her zamanki vuruşunu yaptı. Takım öne geçip maçı kazandı…
Maçtan sonra Niyazi bey yaşadığı gerilimden olsa gerek kıpkırmızı soyunma odasına geldi, aslında soyunma odasına da giren ve gelen biri değildi.
O gün onun için de takım için de özel bir gündü.
Çocukları tebrik etti, Gökhan Zan’a da dönüp golden sonra hocana gidip sarılmanı da gördük Gökhan diyerek bana gülümsedi…
Gökhan Zan ise tesislere döndükten sonra “Hocam Başkana rağmen beni oynattınız, sonra benim müdahalem sonucu (aslında bir faul bile yoktu) aleyhimize penaltı verildi, maç 1-1 oldu dünya başıma yıkıldı, başkana rağmen beni oynattığınız için sizi düşündüm, penaltı olunca bana attırmayacağınızı sandım onun için size baktım” dedi.
Belki bir an acaba demesinden doğal bir şey yoktu aslında;
Neticede ben penaltıyı yaptıran Hasan Kabze’ye değil, başkanın oynatma dediği Gökhan Zan’a attırdım…
Ama bu doğru bir karardı, aylarca çalıştık, en iyi penaltıyı atan Gökhan’dı ve dahası davasında haklıydı…
Neticede biz Gökhan Zan’ı milli takıma gönderdik, siz el birliğiyle tüm partiler ve Meral hanım bu kirli politikanızın içine hep beraber çektiniz şimdi Hatay ile birlikte onu da harcıyorsunuz.
Benim için uzun zamandır hayal kırıklığı olan Erkan Baş ise solun Sinan Oğan’ı olma yolunda hızla ilerliyor.